20070523

Uyu Lan!

Çok uykum var yine,
Ağırlık çökmüş gözlerime.
Bir de çözebilsem şu sırrı,
Çişim kaçıyor ne diye?

Bıraksalar da şuraya kıvrılayım,
Umarsızca uyuyayım.
Yorgan, pike de gerekmez,
Pirelere iniş pisti olsun kıçım.

Ayakta uyurum daima,
Fena saçmalıyorum ara sıra.
Geçen birisi bir şey sordu,
Dedim; "Gazımı kaçırdım galiba".

20070517

şov mast go on

Eh.. sevenler varmış.. yoğun istek üzerine yine beraberiz.. [yoğun istek dediğim iki üç kişi geldi "lan çok komik lan" dedi, o.]

Şimdilik bu formatta devam ediyoruz [arada suni gündem yaratmış oldum, fena mı?] eğer birisi üşenmeyip adam gibi bir web sayfası hazırlarsa oraya zıplarız aynen.

Neyse efendim.

Bu yazıyı saat 02.03 sularında iş yerinden yazmaktayım.. yer soğuk. espiri saha soğuk. Evet, bu sıcak yaz günlerinde biraz serinlediysek şimdi asıl konuya giriyorum.

Asıl Konu
"Atıl, kurt!" gibi oldu.. "Asıl, konu!".. Ay yok, uykum geldi yine. Saçmalama had safhada. En iyisi hem benim hem de siz okuyucuların sağlığı için burada bırakayım bu yazıyı.

Bitsin. [şimdilik]

20070501

Polisiye Gerildim

Haluk Bilginer ve Özgü Nemal'ın oynadığı Polis, bir piskolojik gerilim filmi. Gerçek Kesit tadındaki diyalogları dinlerken insan geriliyor.

Esas adamımız olan Rami Bey, forvırt meyıllardan okuduklarını ["mermi gittikçe hızını yarısına düşürür, ve teoride asla hedefe varamaz" ve benzeri geyikler] çevresindekilere anlatarak yıllar sonra ortamda çok süper karizma yapmış bir cinayet masası polisidir.

Bir cinayet masası polisi olarak mafyadan adamları temizleyen Rami Bey, en son olarak ajan smith'lerden oluşan bir mafya kuruluşuna bulaşmış, önemli birinin kardeşini mi ne öldürmüştür.

Bunun üzerine bu önemli biri [bu ajan smith'lerin büyüğü oluyor] bizim Rami'ye "bittin sen Rami! tuttun ya, Rami!" der ve el kol hareketleri yaparak uzaklaşır.

Rami'de bakar 2 aylık ömrü kalmış [adamın aynı zamanda kanser olduğunu tahmin etmişsinizdir diye söylemedim], bir yandan son bi kere çıtır götüreyim, bir yandan da bu mafyayı gömçerteyim diye gaza gelir...
... ama hiç bir şey olmaz.

Ha, bir de arada hatun vardı.. Onu da anlatayım. 50'li yıllardan beri aynı kıyafetı anadan kıza geçiren, garip bir ailenin kızıdır Funda. Bir de rol yapamamaktadır, ama bu eksikliğini satrançtaki başarısı ile kapatmaya çalışmaktadır. Bunda başarılı mıdır? hayır.

Neyse efendim, bizim bu Rami'nin orta yaş krizinin üstüne "2 aylık ömrüm kaldı, sokakta çıplak dolaşsam ne yazar, hiieyt bea!" piskolojisi birleşince [voltran] bu hanım kızımıza asılmaya başlar. Yok efendim akşamları gizlice kız evdeyken kızın evine girip çoraplarını çıkartmasını izlemeler, dans ederken poposunu ellemeler derken en son işler iyice rayından çıkar, kız kıllanır ve adama küser. Ve ardından adam özür dilemek gibi bir bahaneyle tekrar kızla buluşur...
Sonlarda Eşkıya filmindeki gibi [aha şindi hepsinin pekmezini akıtacak!] bir final sahnesi beklentisi içindeyken yazıların çıkması seyirciye filmin bittiği mesajını vermekte. [Sonunu söyledim gibi ama aslında söylemedim gibi]